Her gün yeni nifakların, iftiraların, yalanların ortaya atıldığı günümüzde, gelin hep birlikte buluşalım, konuşalım, tartışalım, el ele verelim, omuz omuza duralım birlik ve beraberlik içinde olalım. Günümüzün
büyük kısmını insanlarla birlikte ve beraber geçiriyoruz. Hal böyle olunca en fazla ihtiyacımız olan şey, birlik ve beraberlik ruhudur. Aklın yolu birdir, hepimiz şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Unutmayalım ki saatin en küçük bir dişlisi kırılmış olsa dahi o saat, zamanı bir daha asla doğru göstermez. Çare herkesin kolundaki saatte kırık olan dişliyi onarması ve saatine sahip çıkmasıdır. İnsanca yaşamanın, huzura kavuşmanın yolu birlik ve beraberlikten geçiyor.
Birlik ve beraberlik içinde yaşayabilmek için fertlerin birbirlerini anlamaları ve dinlemeleri gerekir. Bazen toplumun birçok ferdi aynı düşüncede olmasına rağmen, karşı tarafı dinlemediği, ya da ön yargılardan kurtulamadığı için diğer insanları anlayamaz ya da yanlış anlar. Bu problemin giderilmesi için insanların ön yargısız ve iyi niyetle birbirini dinlemesi gerekir. Birlik ve beraberlik içinde birbirimizi daha çok dinlemeliyiz, dinlemezsek ipi kopan tespih taneleri gibi dağılır gideriz.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) birlik beraberlik içinde olmamız gerektiğini belirterek bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Size birlik halinde bulunmanızı tavsiye eder; ayrılıp dağılmaktan şiddetle kaçınmanızı isterim. Zira şeytan, yalnız başına yaşayan insana yakın olup, beraber bulunan iki kişiden uzaktır. Kim Cennet'in ta ortasında yaşamak isterse, toplu halde bulunmaya baksın."
Mevlana’da Mesnevî’ye “Dinle!” sözüyle başlamıştır.
Bu eserin ikinci cildindeki “Üzüm yemek isteyen ama dil probleminden dolayı anlaşamayan ve kavga eden dört kişinin hikâyesi” bu konuya güzel bir örnektir. Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. “Bu para ile işinize yarayanı alın!” dedi. Dört kişiden biri “Bu parayı engür almakta kullanalım.” dedi. Bir diğeri Arap idi ve “Aksilik etme, ben engür istemem, ineb isterim, onu alalım.” dedi. İçlerinden biri de Türk idi. “Ben ineb istemem, üzüm isterim.” dedi. Rum olan bir başkası “Bırakın bu lâfları! Bu para ile istafil alalım.” dedi. Derken dört kişi birbirleriyle çekişmeye ve dövüşmeye başladılar çünkü diğerlerinin almak istedikleri şeylerin ne olduğunu anlayamamışlardı. Birbirlerini anlayamadıklarından birbirlerine yumruk atıyorlardı. Habersizlik ve bilgisizlikten dolayı kavga eden bu adamların olduğu yerde pek çok dili bilen bir adam onları uzlaştırıp barıştırmaya çalıştı. Onlara dedi ki:
“Ben bu para ile hepinizin istediğini alırım. Kötü düşüncelere kapılmadan gönlünüzü verir ve beni dinlerseniz bu para istediğiniz şeylerin hepsine yeter, düşmanlığınız da biter. Hepinizin sözü ayrılık belirtmektedir fakat benim sözüm birleştirir.” Ama ne yazık ki bu 4 adamın dünya kavgasında düştükleri mücadele çözülemedi. Mânâ dillerini bilen bir Süleyman gelmedikçe bu ikilik ortadan kalkmayacaktır. Hâlbuki “İstafil” Rumca, “İneb” Arapça, “Engür” Farsça “Üzüm” demektir. Hz. Mevlana’nın asırlar önce toplumsal birlik ve beraberlik konusunda verdiği bu hikâyelere ve nasihatlere günümüz insanın her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Birlikte çeşitlilik olduğunu değil, “çeşitlilikte birlik” olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar. Her insan, zaman, zaman başka insanların yardımına, desteğine ihtiyaç duyar. Yaşadıklarından ve çevresinden de mutlaka etkilenir. İşte bu etki pozitif olduğunda insana ve topluma yarar sağlar, negatif olduğunda da kesinlikle zarar verir.
Öncelikle her birey, karşısındakini öteki olmaktan çıkartıp, kendinden kabul etmeli, herkesi olduğu gibi benimseyip, kabullenmelidir. İnsanlar, birbirlerini rakip değil, dost olarak görmelidir. Beraber olmanın herkesi güçlü kılacağını kavramalıdır.
Atalarımız bunu “Bir elin nesi var iki elin sesi var” deyişi ile birlik ve beraberliği çok güzel anlatmışlardır. Bu atasözü bizlere yardımlaşmayı, fedakârlığı, dayanışmayı ve birlikten kuvvet doğduğunu hatırlatmaktadır. Dayanışma olmadan, birlik ve beraberlik sağlanmadan atılan adımlar en başta, başarılıymış gibi algılansa da o çemberin içersinde olması gerekenlerden bir kişi bile dışarıda kalmışsa birlik sağlanamamış demektir. Birlik ve beraberlik içinde olanlar karşılaştıkları en zor sorunları dahi kolaylıkla çözerler. Fikir birliği, gönül birliği ve eylem birliği içerisinde hareket ederek başarıya ulaşırlar. Dünyada birlik ve beraberlik içinde hareket etmeden başarıya ulaşmış ne bir aile ne bir şirket ne bir kurum vardır. Hatta bir devlet bile yoktur. İnsani değerler tek bir kişi tarafından tesis edilemez. Herkesin birlikte çalışması gerekir. Değerli şeyler ancak birkaç insanın bir araya gelmesiyle elde edilebilir.
Bugün dünkünden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır!
Bu konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar, birlik ve beraberlik içinde olmak ve yaşamak dileğiyle, bütün okuyucularıma saygılar sevgiler.