Geçtiğimiz günlerde Kadir Gecesi’ni idrak ettik…
Yine 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı da…
Güzel günler birlik beraberliğimizi güçlendiriyor.
Ve arkasından Ramazan Bayramı geliyor…
Huzurlu günlerin zirve yapacağı günler bizi bekliyor…
Bayramda sokağa çıkamayacağız ama iletişim imkânımız devam ediyor.
Sarılıp kucaklaşamasak da telefonlar bu boşluğu dolduruyor.
Sesimizle, görüntümüzle dünyanın her yerine ulaşabiliyoruz.
Birlikte olamasak da aynı ülkede olmamız yetmiyor mu?
En azından evimizden barkımızdan ayrı değiliz.
Sadece bu iki sebep için ne kadar şükretsek azdır.
***
Karamsar bakanlara şaşıyorum.
Kriz tellallığı yapanlara acıyorum.
Sevgisiz yürekler için üzülüyorum.
Yürekleri sevgiyle dolsa…
Etraflarına sevgiyle bakabilseler…
Mutlaka mutluluğu yakalayacaklardır.
Ve bu duygularla kendilerini terapi etmiş olacaklardır.
Tedavinin tek şartı yüreklere sevgi yükleyebilmekten geçer.
Önce kendini sev, sonra çevreni ve sonunda ülkeni…
***
Sevgi yüklü insanlar karamsar olmaz.
İnançlı insanlar umutsuz olmaz.
İman etmiş insan şükreder.
Salgın hastalıklar, depremler ve tüm ekonomik sıkıntılara rağmen güçlü bir ülkemiz var.
Fakirimizi, yetimimizi kesinlikle yalnız bırakmayan bir devletimiz var.
Ruh sağlığı yerinde olan her Türk ülkesiyle gurur duyar.
Özgüveni olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı “Büyük Türkiye” derken gururlanır.
Şöyle bir göğsünüzü gerin ve gururla “Canım Türkiyem” deyin.
Ve yüce Allah’a defalarca şükredin.
Hayırlı Bayramlar…