Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28. Yasama Dönemi'nin bu ilk grup toplantısında sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Meclisimizin yeni yasama döneminin ve grup toplantımızın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 14 Mayıs tarihinde aziz milletimizin takdiri ile AK Parti listelerinden milletvekili seçilen siz kardeşlerimi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Milletvekilliği vazifeniz hayırlı olsun. Allah utandırmasın.

Ülkemize, milletimize ve davamıza hizmet yolunda rabbimden sizlere muvaffakiyetler niyaz ediyorum. 27. dönemde milletvekili sıfatı ile yüce meclis çatısı altında çalışan demokrasi mücadelemize omuz veren tüm arkadaşlarımıza buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Hayatını kaybeden milletvekillerimizi rahmetle yad ediyorum. Daha fazla çalışarak, daha fazla eser ve hizmet üreterek, milli iradeyi daha da güçlendirerek bu kardeşlerimizin hatıralarını yaşatacağız.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini her anı hafızalara kazınan muhteşem bir zaferle tamamlamanın bahtiyarlığı içindeyiz. Gerek 28 Mayıs gecesi Külliyemizde yaptığımız balkon konuşmamızda, gerekse göreve başlama törenimizde seçim zaferimizde emeği olan desteği ve duası olan herkese teşekkürlerimizi göndermiştik. Grubumuzun bu ilk toplantısı vesilesiyle bir kez daha tarihimizin en kritik seçimlerinden birini zaferle taçlandıran herkese, her bir dava arkadaşıma, teşkilatımızın tüm mensuplarına buradan şükranlarımı sunuyorum. Seçim kararının alındığı 10 Mart tarihinden itibaren canla başla çalışan genel merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il ilçe belde teşkilatlarımıza, kampanya ve strateji ekibimize, tüm adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize yürekten teşekkür ediyorum.

Milletimizin emanetine sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar fedakarca sahip çıkan, hileye hurdaya, milli irade gaspına izin vermeyen tüm sandık müşahitlerimize tebriklerimi iletiyorum. Bu seçimlerde kendi teşkilatlarımız yanında Cumhur İttifakı'nda beraber hareket ettiğimiz ortaklarımızla olağanüstü çaba harcadık. Sergilediğimiz dayanışma ile çıkar birlikteliği değil ilkeler ve mefkureler ittifakı olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Kıymetli genel başkanlar ile deprem bölgesindeki kardeşlerimizin acılarını beraber paylaştık. Milletimizin hayalini süsleyen pek çok projenin açılışını birlikte yaptık. Seçim mitinglerimizde bizleri coşkuyla bağrına basan milyonları beraber selamladık. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü darbecilere direnirken meydanlarda kurduğumuz ittifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik. Buradan beraber omuz omuza mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye ve tüm ülkücü kardeşlerimize, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan'a ve tüm milli görüşçülere, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici'ye ve Alperenlere, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal'a ve arkadaşlarına, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu ve arkadaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

28 Mayıs seçimleri öncesinde şahsımıza destek açıklamasında bulunan Sayın Sinan Oğan ile birlikte tavrını milli iradeden yana koyan herkese teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı olarak bundan sonra da vatanımızın bekasını, milletimizin istiklal ve istikbalini en üstte tutmayı sürdüreceğiz. Biliyorsunuz inancımıza göre zaferin yegane sahibi Allah'tır. Zafere giden yolu ise dua ve destekleri ile aziz milletimiz döşemiştir. Bize oy versin ya da vermesin oyunu kullanan, tercihini demokratik yollarla gösteren tüm vatandaşlarıma özellikle uğradıkları onca hakarete rağmen iradelerine sahip çıkan depremzedelerimize teşekkür ediyorum. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin desteğini asla unutmayacağımızın bilinmesini istiyorum.

Aynı şekilde kimi zaman kilometrelerce yol gitme pahasına demokrasimize güç veren yurt dışındaki vatandaşlarıma minnettarlığımı özellikle ifade ediyorum. Gurbetçilerimiz her iki seçimde de adeta sandıklara koşarak sandıkları patlatarak Türkiye'nin iftihar vesilesi oldular. Bu seçimlerde tüm gözlerin Türkiye'ye döndüğünü gördük. Türk Cumhuriyetlerinden İslam dünyasına, gönül coğrafyamızda seçim sürecimiz yüz milyonlar tarafından yakından takip edildi. Dün yine İslam dünyasından bir ülkenin ismini vermeyeceğim temsilcisi ziyaretime geldi. Dedi ki, bizde AK Parti'ye çıkan oy yüzde 99. Tabi bunlar bir şeyi gösteriyor.

Ne diyorlar? 6'lı masa. Şimdi ne diyor? Gerekirse 16'lı masa. Yetmez, bunu daha da artırman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister, eser ister, hizmet ister. Yalanla, dolanla, talanla bir yere varılmaz. Nasıl İstiklal Harbi'mizde milyonlar milletimizle kenetlenmişse aynı kader ortaklığı 28 Mayıs öncesinde de sahnelendi. Afrika'dan Asya'ya yüz milyonların duasını aldık. 3 kıta 7 iklimde kardeşlerimiz ellerini semaya bizler için kaldırdı. Seçim zaferimizi bizler nasıl kutlasıysak emin olun dostlarımız da aynı heyecanla, aynı sevinçle kutladılar. Dünyanın dört bir tarafından bizim için gözyaşı döken, haftalar boyunca bizlere hayır dualarını gönderen herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Burada ismini sayamadığımız tüm kardeşlerimize son ana kadar seçim başarımız için çalışmış teşkilatımızın güzide mensuplarına şahsım, partim ve milletim adına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabbime şahsıma böyle vefakar yol arkadaşları, dava arkadaşları, mücadele arkadaşları verdiği için sonsuz hamdüsenalar ediyorum.

Her açıdan çok zorlu bir seçim sürecini geride bıraktık. Sadece parti olarak değil, ülkemiz siyasi tarihinin en kritik seçimlerinden birini yaşadık. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin milletimizin maziden atiye uzanan kutlu yolculuğunda neye tekabül ettiği zamanla daha iyi anlaşılacaktır. Bu seçimlerin tıpkı 14 Mayıs 1950 ve 3 Kasım 2002 seçimleri gibi demokrasi mücadelemizde yeni bir merhale olduğu ortaya çıkacaktır. Türkiye'nin nasıl büyük bir varta atlattığını, uçuruma düşmekten son anda nasıl kurtulduğunu zamanla daha net göreceğiz. Muhalefetin yanında kimlerin sıralandığına baktığımızda zaten bunun işaretlerini alıyoruz. Hatırlarsanız yaklaşık 1,5 sene önce bunlar malum bir masa kurdular. Kıyıda kenarda kim varsa oy oranlarına bakmadan hepsini masaya topladılar. Yaptıkları onca toplantının, görüşmenin sonunda millete proje namına elle tutulur tek bir şey sunamadılar. Adına ne derlerse desinler kurdukları masa hiç bir zaman bizzat kendi tarifleri ile bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi. 

Bu masaya ben kumar masası demedim. Noter masası da demedim. Diyen kim? O masanın etrafındakiler. Bu kadar açık bu kadar basiretsiz ve neticesi de ortada. Güya parlamenter sisteme güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri döneceklerdi. Ama 7 tane Cumhurbaşkanı yardımcısının olduğu, sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı, hiç bir ilkenin ahlaki çizgisinin bulunmadığı ucube bir sistemi millete dayattılar. Vizyon ve proje konusundaki açıklarını kapatabilmek için son yılların en kirli, etik ve edep dışı seçim kampanyasını birlikte yürüttüler. Ortada öyle bir mesele yokken yayınladıkları videolarla mezhep ve etnik köken fitnesini körüklemeye kalktılar. Siyasi hayatımızın hiç bir aşamasında müdahale etmediğimiz hayat tarzı üzerinden vatandaşa korku saldılar. Bay bay Kemal bizim vatandaşımızın hayat tarzı ile yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat tarzı ile hep uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Yeri geldi her zaman başörtüsüne saldırdığınız halde seçim kampanyasında milleti aldatmak için aldınız yanınıza bir iki tane başörtülü kızımızı veya kadınızımızı onlara rozet takdınız bak biz de başörtülülerden yanayız dediniz. Ama yalan, sahtekarlık yapıyorsunuz. Hadi gel ne dedik seçim öncesi anayasa yapalım. Bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım bunu çıkaralım. Bak şimdi yine söylüyorum, eğer dürüstseniz, samimiyseniz, yeni yasama döneminde başörtü meselesini anayasa ile teminat altına alalım. Dürüst olmazsanız sadece grup toplantısı salonunda değil 780 bin kilometre karelik vatan toprağında sizi millete bangır bangır anlatacağım.

Kandil'den Pensilvanya'ya kadar terör baronlarının destek beyanlarına bir kez olsun itiraz ettiniz mi? Bay bay Kemal sana söylüyorum ettiniz mi? Ortakların itiraz etti mi? Hiç biri itiraz etmedi. Edemezsiniz, niye? Dirsek temasınız var. Onlarla berabersiniz. Dürüst değilsiniz. Ve uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Küresel güç odaklarından aferin alabilmek adına toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını meşrulaştırmaya çalıştınız. Bay bay Kemal siz LGBT'cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT'ci. Ama ne AK Parti ne MHP, ne Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerinde böyle bir bela yok. Aramızdaki fark bu.

Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret söylemleri ve ayrımcılığı en azami şekilde kullanmaktan çekinmediniz. İnsanımızı tehdit etmekten, depremzedelerimize yönelik ahlakla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşmaşan nobranlıklara kadar her yolu denediniz. Bilhassa 14 Mayıs-28 Mayıs arasında yaşananlar birer kara leke olarak faillerinin alnına yapışmıştır. Siyaset sahnesinde kaldıkları sürece o leke oradan çıkmayacaktır. Bunlarla birlikte kampanya döneminde ilkokul müsameresini andıran ucuz siyasi şovlara da maalesef şahit olduk. Milletin kendilerine layık görmediği unvanları tepe tepe kullanmaktan daha sandıkların dörtte biri dahi açılmadan zafer ilan etmeye kadar nice skandalı yüzümüz kızararak izledik. Buldunuz iki tane belediye başkanı onlarla beraber bunları yapmaya gayret ettiniz. Ne oldu? Neredeler şimdi? Kayıplar hadi şimdi onlarla beraber yine dolaş. Ben yanlız bir adres vereyim. İki tane koltuk yanına al. Koltukların birini İstanbul'a birini de Ankara'ya ver. Onlar da o koltuklarda otursunlar. Çünkü bunlara cumhurbaşkanlığı koltuğu veremedin. Hiç olmazsa sözde genel başkan yardımcılığı koltuğu ver. Bunu da yapamazlar, korkarlar. Altımızdan koltuk da kaçtı gitti, kaydı gitti derler.

Bütün bunları yapanlar belki utanmadı. Ama biz onların kendilerini düşürdüğü durumları görünce onlar adına inanın icap duyduk. Tarih kuşkusuz en adil hakemdir. Herkes tarih ve millet önünde yaptıklarının hesabını verecektir. Tarih hükmünü verene kadar bizim görevimiz demokrasimizi bekasına tehdit oluşturan bu tür kötülüklerden korumaktır. Bizim sorumluluğumuz siyasi kurumunun itibarını sarsan hadiselerin tekrarlanmasına engel olmaktır. Önümüzdeki dönemde siyasetin kalitesini ve kalibresini artırmak için var gücümüzla çalışacağız. Ben sizlere inanıyorum. 

Seçimleri kazanmakla aynı zamanda işte böyle bir kuşatmayı da yardık. Muhalefetin hiç bir temeli olmayan korku, istismar ve yalan siyasetini asaletimizden taviz vermeden sürdürdüğümüz çalışmalarla hamdolsun boşa çıkardık. Onlar popülizm bataklığında her gün biraz daha boğulurken biz halkımızın huzuruna yine eser ve hizmet siyasetemizle çıktık. Yaptıklarımızı anlattık. Projelerimizi ortaya koyduk. Türkiye'ye dair hedeflerimizi açıkladık. Toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik planlarımızı paylaştık. Alt yapıdan üst yapıya kadar durmak yok yola devam dedik. Seçim çalışmalarımız sırasında dahi 85 milyona yeni müjdeler vermeye devam ettik.

Birileri koltuk peşinde koşarken biz farkımızı işte böyle gösterdik. Milletimiz de bizim bu samimi gayretlerimizi görmüş ve ödüllendirmiştir. Sandık sonuçları Anadolu irfanının hafife alınmaması gerektiğini tekrar hatırlatmıştır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri ile vatandaşımızın gönlündeki alternatif yerimiz tescillenmiştir. Birileri hazmetmekte zorluk çeksede karşımızdaki tablo şudur; Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci turunda geçerli oyların 27 milyon 834 bin 589'unu alarak yüzde 52,18 oy oranı ile büyük bir zafer elde ettik. Ezici bir çoğunlukla milletimizin güvenine ve teveccühüne bir kez daha hem de tartışmasız bir şekilde mazhar olduk. İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarımızı artırmayı başardık. Ülkemizin 81 vilayetinin 52'sinde rakibimize göre yarışı önde tamamladık. 10 ilimizde yüzde 73 ve üstü. 10 ilçemizde ise yüzde 84 ve üstü oy oldık. Vilayetlerimizde Bayburt yüzde 82,45 ile ilçelerde ise Şanlıurfa Harran yüzde 95,35 oy oranı ile şahsımıza en yüksek oyu veren yerler oldu.

Depremde en ağır yıkımı yaşayan Hatay'ın 28 Mayıs'ta tercihini bizden yana kullanması bizi ayrıca mütehassıs etti. Desteğini esirgemeyen her bir vatandaşımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnşallah bu illerimize olan şükran borcumuzu Kurban Bayramı'ndan sonra yapacağım ziyaretlerle bizzat ödeyeceğiz. 

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun görüşmeleri dün uzlaşmayla neticelendi. 2023 yılının ikinci yarısında brüt asgari ücret tutarını 13 bin 414 liraya, net asgari ücret tutarını ise 11 bin 402 liraya yükselttik. Bu artışla yüzde 34 gibi enflasyonun üzerinde refah payını da içeren bir oranla ara zammı gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına göre ise asgari ücreti yüzde 107 oranında artırmış olduk. Son rakamla birlikte asgari ücret 2002 yılına göre reel olarak yüzde 312 artış göstermiştir. Şimdi çıkmış bay bay Kemal bak yine bize kaldı bu iş diyor. Ne sana kaldı? Sen şu anda maalesef tilki marifetiyle koşturup duruyorsun. Yetişemediğin üzüme koruk demeye devam ediyorsun.

Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz dedik, ezdirmedik. Refah artışından da faydalanmalarını sağlıyoruz sağlayacağız. Ayrıca 400 lira olarak uyguladığımız asgari ücret desteğini önümüzdeki 6 ay boyunca 500 lira olarak uygulayacağız. Kanun teklifini inşallah arkadaşlarımız en kısa sürede Meclis'in kararına sunacaktır. Kurban Bayramı arifesinde çalışanlarımıza ikinci bir bayram sevinci yaşatacağımıza inandığım yeni asgari ücretin hayırlı olmasını diliyorum.

Seçim döneminde açıkladığımız memur maaşları ile ilgili verdiğimiz sözleri de inşallah yerine getireceğiz. Türkiye'nin artan refahından, büyüyen ve kalkınan ekonomisinden 85 milyonun tamamının hak ettiği payı almasını temin edeceğiz. Ekonomi yönetimimize bu noktada çok ağır sorumluluklar yükledik. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankamız arasında koordinasyonu tesis ettik. Güçlü, uyumlu, yetkin bir ekip kurduk.