Dünyada ender görülen, Türkiye'nin güneybatı kesimlerinde ise yoğun olarak bulunan sığla ağaçları, yara iyileştirici, cilt güzelleştirici yağı, çok özel aromatik kokusu ile yüzyıllardır Anadolu'nun şifa kaynaklarını arasında yer alıyor.

Muğla ve ilçelerinde yılın 11 ayı yapraklarını dökmediği için canlı kalan sığla ağaçları, inanılmaz manzarası ve insana rahatlık veren eşsiz aromatik kokusu ile yürüyüş ve gezi yapmak isteyenler için cazibe unsuru.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Duru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında "günnük ağacı", "güzellik ağacı" ya da "ağlayan ağaç" olarak da bilinen sığla ağaçlarının, 65 milyon yıl öncesi jeolojik devre kadar uzanan bir tür olduğunu söyledi.

Sığla'nın yılardır Anadolu'nun şifa kaynağı olduğunu da vurgulayan Duru, şunları söyledi:

"Hipokrat bunu tedavide şifa olarak önermiş ve yaşadığı dönemlerde özellikle sığla yağı ile mide ve sindirim hastalıkları ile reçete önermiş, İbni Sina bugün tıp kitabında sığla yağından bahsetmekte ve onunla ilgili reçeteler vermektedir. Bu alanda çalışma yapan birçok filozofun kaynaklarında sığla yağını görüyoruz. Sığla, hem kozmetikte güzellik iksiri hem de şifa olarak halk arasındaki tedavide tamamlayıcı bir unsur. Bu yönüyle her iki açıdan da sığlanın günümüzde modern tıpa kazandırılmasını ve ülkemize yüksek bir katma değer sağlamasını beklemekteyiz."

Farmakolojik olarak da geniş bir kullanım alanına sahip olan sığla yağının Avrupa'da 17. yüzyılda ilaç olarak kullanılmaya başlandığı biliniyor.

Sığla ağacı, Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tehlike kategorilerine göre hazırlanan listede, 'Doğada Orta Vadeli Gelecekte Yüksek Tehdit Altında Olan Türler' kategorisinde yer aldı.

Ayrıca, 2001 yılında Avrupa Orman Genetik Kaynakları Programı 'Değerli Yapraklılar' kategorisine alınarak Avrupa çapında korunacak bir tür olarak kabul edildi.