TÜRKİYE

Kahramanmaraş Düğün Âdetleri Nelerdir

Abone Ol

Halk çoğunluğunu orta tabakanın teşkil ettiği Kahramanmaraş'ta yüzyıllardan beri süregelen düğün âdetlerini bugün de her mahallede, her evde ve her mevsimde görebiliriz. Yabancılar için gayet orijinal ve hoş, düğün sahipleri için gerekli ve çocuklar için bir eğlence olan bu güzel düğün âdetlerini, dolayısıyla mutlu bir yuvanın kurulabilmesi için gösterilen bu çabaları, kız görme, şerbet, nişan, kına, gelin getirme, düğün, nikâh, gerdek ve el öpmeler diye özetleyebiliriz.

Görücü (Kız Görme)
Kahramanmaraş'ta evlenmelerin büyük bir kısmı görücülerin aracılığı ile olur. Aileler oğulları evlenme çağına gelince kız görmeye başlarlar. Aile bu işle uğraşmakta gecikirse oğulları bu arzuyu bazı hareketlerle ifade eder. Örneğin; askerden gelmişse nüfus kâğıdını, terhis tezkeresini ailesinin görebileceği yere koyar. Elbisesini suya ıslatıp yıkamadan asar. Burada şu yaygın fıkrayı anlatalım:

Oğulları evlenme çağına gelmiş olan anne ve baba maddî yetersizlikten dolayı. Evdeki eşeği ve yaşlı öküzü satıp oğlanı evlendirmeye karar verirler. Konuşmaları kapı aralığından dinleyen genç sabırsızlıkla beklemeye başlar. Fakat günler geçtiği halde ailesinde bir hareket göremeyince sabırsızlanan genç bir gün konuşma arasında, "Hani hiç eşek, öküz lâfı etmiyorsunuz der". Kız görmek için Pazartesi ve Perşembe günleri uğurlu sayılır. Görücüler, oğlanın babaannesi, teyzesi ve diğer yakın akrabaları bir Pazartesi veya Perşembe günü kız evine giderler. Görücülere kahveyi evin gelinlik kızı getirir ve kahveyi ikram ettikten sonra oda kapısının yanında, uygun bir yerde elindeki kahve tepsisini göğsünün hizasında tutarak bekler.

Görücüler kızı beğenirlerse anne, babaya "Menendimizi bulduk" der. Baba da kızı bir araştırır. Pazartesi ve Perşembe günü görücüler tekrar kız evine giderler. Kızın annesi "Hoşgeldiniz, hangi rüzgar attı sizi buraya" der. Görücülerden en yaşlısı "Hoş bulduk" der. Oğlanın anası da , "Niçin geldik, sorsana" der. Kızın anası sorunca, "Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istemeye geldik" derler. Kızın anası da "Allah yazdıysa bizim ne söyleye hakkımız var" der. Görücüler giderken kız evi kesin cevap için üç gün izin ister. Görücüler de "Peki ama üç gün sonra kızı almadan gitmeyeceğiz" der. Bundan sonrada kız evi de oğlan hakkında soruşturmalarını yapar. Üç gün sonra kaynana birkaç kişiyle gelir, "Rast gele" der içeri girerler. Hoş beşten sonra kızı vermeyeceklerse "Kızımız daha küçük" diye baştan savarlar. Vereceklerse, kız evi naz evi olduğundan birkaç hafta nazlanırlar. Bir top inci, 20 - 25 tek ince bilezik, 10 - 11 çift burma bilezik, bir gerdanlık istenilir, yol parası ve kızın ağırlığı tespit edilir. Zenginlerse, kız evinin istediği şeyleri verirler ve şerbet günü tayin edilir. Kız evinin isteklerini veremeyenler geri çekilmek zorunda kalır.

Şerbet
Şerbet günü, bir Pazartesi veya Perşembe günüdür. Her iki ailenin tuttuğu kadınlar tarafından hısım ve akrabalar şerbete davet edilirler. Konuklara oğlan evi tarafından gönderilen meyve, tatlı ve çerezler ikram edilir. Yine oğlan evinin gönderdiği şeker şerbet yapılır. Şerbet dağıtılırken kaynana kız yüzük takar. Hocalar dualar okur.

Ağırlık
Tespit edilen bir günde kızın ve oğlanın akrabaları, daha önceden kararlaştırılan eşyaları kız evine verirler.

Düğün Hamamı
Kız evi, oğlan evinin kiraladığı hamama yine akrabaları ile giderler. Gelini kız evi soyar. Yıkandıktan sonra iç çamaşırlarının üzerine sevaî (Yöresel bir nevi işlemeli önü açık, yakasız özel giysi) giydirilir. Saçları örülüp altın mahmudiyelerle süslendikten sonra başı bağlanır. Baş bağlayacak kadın iş bilir, elinden su içilir, maya çalınca tutacak, pekmez ebeleyecek (Mayalayacak) cinsten olmalıdır. Aksi halde gelinin çocuğu olmayacağına inanılır. Bundan sonra gelinin ön tarafına yeşil, arka tarafına kırmızı olmak üzere iki tane duvak bağlanır, ayağı sarı edik (Çizme vari ayakkabı) ile çorap giydirilir. Kollarında kırmızı kurdela bulunan sağdıçlar gelinin yanlarında; natırönde, arkasında da kız evinin gelin olacak çağa gelmiş kızları bulunur.

Kına
Çarşamba günü öğleden sonra oğlan evi, kız evine gider ve kaynanasının eli geline öptürüldükten sonra kaynana gelinin avucuna kına koyar. Burada kullanılan tahta kaşık oğlan evin gider. Herkes gittikten sonra gelin avucundaki kınayı evin duvarına çarpar. Bu davranışı gelinin o kına gibi tertemiz evi bırakmış olduğuna delalet eder.

Gelin Getirme
Zamanımızdan 25 sene önceye kadar gelin atla getirilirdi. Bugün ise arabalarla götürülüyor. Araba geleneği de önemlidir. Araba ne kadar çok olursa düğün o kadar şerefli sayılır. Gelin arabasının önüne halktan ip geren olursa şoförün yanında oturan kayın peder, avuç dolusu bozuk para fırlatır. Gelin oğlan evinin kapısında kayın pederinin elini öper, kaynana gelinin ayağı önünde boş bir şişe kırar ve çocuklara para atar. Gelin merdivenden çıktıktan sonra kaynananın kolunun altından geçer. Kaynana geline bir nar verir, gelin bu narı duvara vurup parçalar. Kınanın karıştırıldığı kaşığı gerdek odasının ortasında kırıp yere atar.

Gelin
Perşembe günü sabahı gelinin eline ayağına kına yakılır. Saçı güzelce taranır ve elbiseleri giydirilir. Düğün türküsü ve oyunlarla geçirilir. Erkekler gazel söyler, halay çekerler. En büyük ödev abdal davuluna ve Belediye Bandosuna düşer. Oyun oynayan ne kadar çoksa düğünün namı o kadar büyük olur. O gün herkese izzet ikramla "Velime Yemeği" yedirilir, velime yemeği çok kere lâhmacun, patates sulusu, pirinç pilavı ve hoşaftır. Özel olarak çörekte ikram edilir.

Dini Nikah
Çoğunlukla öğleden sonra yapılır. Kız ve oğlan vekilleri, şahitleri, imam efendi ve oğlan ile kızın babaları bulunur. Kızın vekilliğini kendisine nikah düşmeyen bir kişi üzerine alır. Vekillik alırken bu adam şahitlerin huzurunda geline üç defa "Beni vekil kabul ettiniz mi?" diye sorar, kızda "Evet" der veya sükût ederse "Sükût ikrardandır" deyip vekilliğini alır. İmam efendi nikah kıyar.

El Öpme
Damat, gelin ve yakın akrabaları Pazar'a rastlayan bir günde kız evine el öpmeye giderler. Damat, kayın peder ve kaynanasının elini öper