Mehmet Akif'in dediği gibi; "İkiyüzlüleri sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım."
50 yıldan beri bu şehirde yaşayan, sosyal hayatın, siyasetin ve ticaretin içinde bulunan, şehir sosyolojisini ve insan psikolojisini yıllardan beri takip eden biri olarak bu haftaki köşe yazımı kaleme aldım.
İnsanın bir dik duruşu olmalı, omurgalı olmalı, önüne gelene mavi boncuk dağıtmamalı. İkiyüzlü ve samimiyetsiz olmamalı.
İkiyüzlü insanların duruşları, çıkarlarına göre değişir.
İkiyüzlü insanlar, rüzgâr hangi yönden eserse o yöne dönerler.
İkiyüzlü insan deyince, sizin aklınıza ne geliyor bilmem ama benim aklıma.
Her devrin adamı olan, el etek öpen, gidene söven, geleni öven, garibi döven, güçlüyü
seven, zengine sofra açan, yoksula çalım satan, yiğide kalleş, kahpeye kardeş diyen, köşeleri çizgileri belli olmayan, insan tipi geliyor.
İkiyüzlü insan, en aşağılık insan karakteridir, yüzünüze güler arkanızdan söver.
İkiyüzlü insan tanımını yaptıktan sonra konuyu biraz daha açmaya çalışalım.
Omurgalı olan bir insan nasıl omurgasızlaşır diye sorabilirsiniz, işte bende bunu, yani olayın biyolojik kısmını değil sosyolojik kısmını sorguluyorum ve soruyorum.
Mehmet Akif'in dediği gibi;
"İkiyüzlüleri sever hale geldim.
Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım."
İnsanların ilkeleri değerleri olması gerekir.
Her dönemin adamı olmak gibi bir şey olabilir mi?
Bazıları, bazılarına olmadık söylemlerde bulunuyor,
Bir de bakıyorsunuz, en başta onlar oturuyor, en ön safta onlar yer alıyor.
Bazıları, bu insanlardan haberdar olmuyorlar mı?
Bazen, bu nasıl bir insanlıktır diye sormak istiyor insan.
Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
İkiyüzlü insanlar her zaman olur, önemli olan onlara yenilmemek hayatın her aşamasında bir sürü ikiyüzlü insan çıkar karşımıza, sonradan anlarız kimin ne olduğunu, arkamızdan ne işler karıştırdığını...
Sosyal hayatın içinde, güç ve kuvvetin peşinde koşan, oturmamış kişiliği yüzüne yansımış, güce erişebilmek için başkalarının elini ayağını öpecek kadar küçülebilmeyi göze almış, ikiyüzlü insanlar.
Güce ulaşınca gerçek kişiliklerini gizleyemezler.
İşte buda insana sadece yüzünü değil ruhunu kaybettirir.
İkiyüzlülük bazı insanların en korkulacak karakteristik özelliğidir.
İşine yaradığımız sürece yüzümüze güler, yalar adeta.
İşi bitince kuyumuzu kazar.
Gerçek yüzünü gördüğümüzde iş işten geçmiş olur.
İkiyüzlülük, arkadaş ilişkilerinde, komşuluk ilişkilerinde, işyerindeki ilişkilerde, siyasette, ticarette hemen her yerde karşımıza çıkar.
Anlayamadığım şey ise herkesin bundan nefret etmesine rağmen kimsenin bir şey yapmaması.
Madem ikiyüzlülük kötü bir şey neden yalnız kalmamak adına sevmediğimiz bir insanla arkadaşlık ediyoruz?
Neden arkadaşım, dostum dediğimiz insanın arkasından bin bir türlü yalan, dolan, çeviriyoruz?
Neden arkasından dedikodusunu yaptığımız milletvekilinin, siyasetçinin, patronun, müdürün, şefin yüzüne gülüp yalakalığın alasını yapıyoruz?
Neden komşumuza "ay canım cicim" deyip arkasından etmediğimiz hakareti bırakmıyoruz?
Neden hem iktidarı, hem muhalefeti eleştirip sonra da yaranmak adına kuyruk sallıyoruz?
Ey nabza göre şerbet veren;
Özü sözü bir olmayan, ne şiş yansın ne de kebap yansın, felsefesine inanan, bulunduğu yere, ortama ve zamana göre ayak uyduran,
Olduğu gibi görünmeyen, göründüğü gibi olmayan ikiyüzlü insanlar sözüm sizlere.
Ne iseniz osunuz dik durun omurgalarınız kaymasın.
Ne ikiyüzlüleri sevelim, ne de ikiyüzlülere prim verelim…
Cenab-ı Allah bizleri ikiyüzlü insan müsveddelerinden korusun…
Makalemi beğendiyseniz eğer, "Sosyal Medya Platformları”nda paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını ve daha fazla kişilerin okumasını sağlayabilirsiniz...
Hepinize saygılar, sevgiler, “Hayırlı Ramazanlar” değerli okuyucularım…