Anadolu insanının hoşgörü kültürünü derinlemesine anlatan, bizleri aydınlatan, bütün insanlığı barış ve kardeşliğe çağırmış olan Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’nin veciz ve özlü sözleriyle başlamak istedim.
Yunus Emre’nin
"Yaradılanı hoş gör Yaradan'dan ötürü"
Hacı Bektaş-ı Veli’nin
“İncinsen de incitme, her ne ararsan kendinde ara. Düşmanın bile insan olduğunu unutma.”
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’nin
“Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Sözleri gelir hemen hepimizin aklına.
Yüzyıllar önce ders niteliğinde söylenmiş olan bu veciz sözlere sadece birilerinin değil, hepimizin saygı, sevgi, hoşgörü, sosyal barış, kardeşlik, paylaşma, yardımlaşma ve birlikte yaşama adına ihtiyacı vardır. Farklılıklara saygı hoşgörü, gönül ve sevgi işidir. Gönlünde insanlara karşı sevgi taşıyan kimse, bütün insanları sever, onları kırmak istemez ve onların davranışlarını hoşgörü ile karşılar.
Özellikle şu mübarek Ramazan ayında…
Birbirimize karşı yerine getirmemiz gereken görev ve sosyal sorumluluklarımız vardır. O halde, hep beraber, hayatı acı ve tatlısıyla birlikte paylaşalım yaşayalım.
Farklı düşüncelerin bir arada ve huzur içinde yaşaması kadar güzel bir duygu yoktur.
Birlikte yaşama kültürü, insanların kendilerinden farklı düşünebileceklerini ve düşüncelerinin mutlaka yanlış olmadığını kabul etmek demektir.
Birlikte yaşama kültürü, eleştirilere açık olmak, bu eleştirileri gelişim ve değişim adına bir fırsat olarak görmek ve kabul etmek demektir.
İnsanlar; hangi inançtan, hangi etnik kökenden, hangi siyasi düşünceden olursa olsun öncelikle insan olduğunun algılanması gerekir.
Aynı zamanda her insan, saygıya değer bir varlıktır.
Hiçbirimizin kendimizden farklı düşünen, inanan ve farklı kültüre sahip olan insanları küçümseme hakkı da yoktur.
İnsanların kültürleri, yaşam biçimleri, dini inançları, siyasi görüşleri, gönül verdikleri takımları birbirinden farklı olabilir. Bu farklılık bir ayrışma sebebi değil, bilakis bir kültür zenginliği olarak algılanmalıdır.
Biz, insanlar karşımızdaki insanların değerlerine yaşam biçimlerine, inançlarına ne kadar saygılı olursak hiç şüphesiz aynı davranışı karşımızdaki insanlarda bize gösterir. Veya tam tersi de olabilir şöyle düşünecek olursak eğer karşımızdaki insanların değerlerine, inançlarına, yaşam biçimlerine negatif olumsuz bir yaklaşım içinde olursak aynı davranış ile karşı karşıya kalacağız demektir ve burada bir fikir ve inanç tartışması kaçınılmaz olur.
Bu güne kadar da, hiç kimse tartışarak karşısındakini ikna edememiştir.
İnsanları ikna etmenin birinci önceliği insanlara karşı saygılı olmak ilgi göstermek ve bu yolla insanların gönlünü ve sevgisini kazanmaktır. Saygı ve davranış şeklimizi vücut dilimizi kullanarak ve iletişim kurarak diyalog içerisinde ifade edersek, insanlar bizleri ilgi ve dikkatle izler ve vermek istediğimiz mesajları daha kolay algılar ve önem verir.
İnsanlara karşı saygısız, yakışıksız, anlamsız, olumsuz sözler söyleyerek kalpleri kırarak hiç bir şekilde mesafe kat edemeyiz ve karşımızdaki insanlar üzerinde negatif izler bırakırız. Saygısızlığın sonucu saygısızlıktır.
Saygısızlık, iletişim kanalları ve diyalogun önündeki en büyük engeldir.
Birbirlerine saygı duymayan insanlar iletişimlerini pozitif şekilde devam ettiremezler.
Farklılıklara tahammül edemeyen karşısındaki insana saygı duymuyor demektir. İnsanları birbirine yaklaştıran bağ ise saygı ve sevgidir.
Eğer bunları yaşamımız boyunca devam ettirirsek birçok sorunumuzu da ortadan kaldırmış oluruz. Kimseyi küçümsemeyelim, aşağılamayalım.
İnsanların değerini;
İnançları ile siyasi görüşleri ile dilleri ile dinleri ile etnik kökenleri ile cinsiyetleri ile maddi güçleri ile ve hatta tuttuğu takımları ile değerlendirmeyelim ölçmeyelim.
İnsanlar farklıdır...
Çünkü…
Farklı giyinirler...
Farklı düşünürler...
Farklı konuşurlar...
Farklı yaşarlar...
Farklı inançları vardır...
Farklı yollarda yürürler...
Farklı takım tutarlar…
Farklı insanların hepsi, insandır...
Farklılıklarla bir arada yaşayabiliyorsak eğer, işte o zaman insanız...