Evet, yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere; Her hafta ciddi konularla ilgili yazıp kafa yoracak değiliz ya; Bu hafta da her ne kadar espri olarak söylenmişse de gerçeklik payı olan evlilikle ilgili bazı tespitleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ünlü şair ve yazar, Melih Cevdet'e sormuşlar "evlilik nedir?" diye.
Yazarın cevabı çok ilginçtir.
“Eskiden” demiş, “Kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü.
Tabii o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna 'evlenmek' denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır'...”
-Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz.
Ya arabası yenidir ya da karısı!..
-Bir genç babasına sorar; ''Baba evlenmek kaça mal olur?''
Baba cevap verir: ''Bilmiyorum oğlum, ben hâlâ ödüyorum.''
-Günümüzde evlilik döngüsü; açılış, saygı duruşu, cicim ayı, geçim ayı, trip ayı, didişme ayı, kavga ayı, ayı oğlu ayı ve kapanış.
-Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır:
''Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.''
Adam cevap verir: ''Evet âşıktım, fark edemedim.''
-Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler, ikinci yılında kadın konuşur adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.
-Delikanlı sorar: “Evlilik güzel midir dede?”
“Güzeldir oğul, karın dert ortağın olur.”
“İyi de benim derdim yok ki dede.”
“Evlenince o da olur!.”
-Erkek, karısının söylemediği her sözcüğü anladığı andan itibaren gerçekten evlidir...
-Eğer haksızsanız ve susuyorsanız bilgesiniz. Eğer haklıysanız ve susuyorsanız evlisiniz!
-Fadime Temel'e seslenir: “Temel şu kuzuyu kes de sana akşama nefis yemekler yapayum”
“Niçun?” diye soran Temel’e Fadime öfkelenir:
“Evliliğimizin onuncu yılı daaa…”
Temel umursamaz tavırla reddeder:
“Benim hatamı kuzu niye çeksin?”
-Eğer bekârsan her yerde mutlu çiftler görürsün.
Eğer evliysen her yerde mutlu bekârlar görürsün...
-Evlenmeden önce gözünüzü dört açın evlendikten sonra yarısını kapayın!
-Evlilik fırtınalı bir denizse, bekârlık da bulanık bir bataklıktır.
-Mutlu evlilik kısa gibi gelen uzun bir konuşmaya benzer.
Yaşlı çifte sorarlar:
-Tam 65 yıl.. Bunca sene, nasıl evli kaldınız?
Yaşlı çift cevap verir:
-Bizim zamanımızda kırılan şeyler tamir edilirdi, şimdiki gibi hemen çöpe atılmazdı...
Evlilik her zaman uyum içinde olmak demek değildir. Bazen sana uymasa da uyum sağlamak, biraz katlanmak, sabretmek, görmezden, duymazdan gelmektir. Eskiden insanlar gördüğünü örter, görmediğini söylemezdi. Şimdiyse gördüğünü yayıyor, görmediğini uyduruyor!
Evlilik, mutluluk için biraz olsun sabra, katlanmaya değmez mi?
İki ayağımız üzerinde dikelebilmek değildir insan olmak!
Ne zaman insan oluruz biliyor musunuz?
Evlilikte dikenlerin arasında gül olduğunun farkına vardığımız zaman.
Her duyduğumuz ve gördüğümüze kanıp ön yargılı olmadığımız zaman.
Başkalarının da acılarını duyup, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmadığımız zaman. İşte o gün gerçek insan oluruz!
Son olarak bekâr olanlar çevresindeki evliliklere bakıp karamsarlığa kapılmamalı diye düşünüyorum. Her insan farklıdır, her evlilikte kendine özeldir, kimse kıyaslama yapmasın bence. Sevgi, saygı, hoşgörü, sabır ve kanaat içinde, Cenab-ı Allah her şeyin hayırlısını nasip eylesin, hayırlı insanlarla karşılaştırsın.
Ne dersiniz?
EV ve KAT birçok şeyimizi alt, üst mü etti?
Evlenmek, katlanmak mıdır bilinmez ama şimdilerde katlanmak istemeyenlerin evlilikten uzak durduğu kesin. Eşlerin birbirlerine daha hoşgörülü olduğu, mutlu evliliklerin çoğaldığı olması dileği ile mutlu kalın.