Bülbül, Milliyetçi Hareket Partisinin Meclisteki çalışmalarını, 27. Dönem Yasama Faaliyetlerini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye’ye kazandırdıklarını ortak canlı yayında anlattı.
 

YALANLARA VE ALGILARA RAĞMEN VATANDAŞIMIZ DOĞRUNUN YANINDA

Saha çalışmalarında vatandaşımızın çok büyük ilgi ve alakasıyla karşılaşıyoruz diyen Bülbül, karşı tarafın yalanlarına ve algılarına rağmen vatandaşımız iyinin ve doğrunun yanında. Türkiye'nin geleceğinin ancak ve ancak Cumhur ittifakıyla gerçekleşeceğine inanıyor. Biz sıkmadık el bırakmıyoruz, gitmedik yer bırakmamaya çalışıyoruz. Sahadaki izlenimlerimiz bize 14 Mayıs'taki seçimlerde Cumhur ittifakına ve onun ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'ne beklenenin de üzerinde bir teveccüh olacağını gösteriyor " ifadelerini kullandı.

Bülbül "Genel başkanımızın açık hava toplantıları yeni başlamadı, önce bölgesel olarak sonrasında il il dolaşarak açık hava toplantıları yaptı.  Açık Hava Toplantılarımız şimdi de günde 2 miting olacak şekilde gerçekleşecek.. Bu mitinglerin yapılması Milliyetçi Hareket Partisi'nin gücünü ortaya çıkartıyor. Genel Başkanımızın milletin gönlünde çok önemli bir yere sahip nereye gitsek Allah ondan razı olsun, selamlarımızı gönderin talepleri ile karşılaşıyoruz" dedi.

Bülbül sözlerine şöyle devam etti:


"Koalisyonlardan, hükümet krizlerinden, geçmişte yaşanan meclis başkanlığı seçimlerinden, hükümet kurulma aşamalarından bir çok sıkıntıyı yaşamış olan ve çok uzun ömürlü olmayan hükümetlerle ki en uzunu 57. hükümet döneminde 3 buçuk yıl sürmüştü, 6 aylık,3 aylık hatta günlerle ifade edilen hükümetlerle Türkiye çok sıkıntılar yaşamıştı. Gelişmesini gerçekleştirememişti, atması gereken adımları atamamıştı. Bunu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle aşarız diye düşündük ve bu sistemin uygulanmaya başlandığı ilk andan itibaren bu farkı görmeye başladık. Sandıktan çıkmış bir Cumhurbaşkanı, hiç hükümet nasıl kurulacak ne olacak diye tartışma dahi yapılmaksızın 9 Temmuzda yeminini etmiş ve hemen kabinesini hazırlamış ve bismillah diyerek görevine başlamıştır.
 

TARİHİMİZDE İLK DEFA 6. YASAMA YILINI YAŞADIK

MHP TBMM Grup Başkanvekili Bülbül, Muhalefetin suni erken seçim propagandaları dışında, çok büyük badirelerin de yaşandığı 5 yıllık bir dönem, siyasi istikrar içerisinde geçmiştir. Biz tarihimizde ilk defa 6. yasama yılını yaşadık. Türkiye'nin önündeki meselelere, dünyadaki krizlere, pandemi gibi olağanüstü gelişmelere baktığımızda çok ciddi siyasi krizlere neden olduğunu gördük. Fakat Türkiye bu siyasi krizlerin hiç birine yakalanmadı. Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adeta bir kurtuluş reçetesi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile çok daha esnek, çok daha hızlı karar alma imkanlarına Türkiye kavuşmuştur.

Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden geri dönüş olmayacak, bu yeni bir şey diyorlar ama açıkladıkları hiç bir şeyde biz yeni bir şey görmüyoruz, bunun bir geri dönüş olacağını açıkça anladık. Zaten  içini doldurmakta da büyük zorluk çektiler.
Açıkladıkları mutabakat metninde ilkelere baktığımız zaman bunun  Türkiye'de daha önce denenmiş olan ve Türkiye'yi açıkça siyasal açıdan sıkıntılı bir düzlemde bırakmış olan sisteme dönüşün arzulandığını görüyoruz. Bunu akıl sağlığı yerinde olan, Türkiye'de yaşanan tecrübelerin farkında olan  hiç kimsenin bunu talep etmesinin normal olmayacağı düşüncesindeyiz. Konuyu  Türkiye'ye daha çok bir sistemsizlik, yönetimde bir istikrarsızlık olarak ortaya çıksın diye bunlara verilen bir sufle olarak değerlendirmek gerekiyor. Bunun neticesinde kendi içlerinde yaşadıkları kaostan da gördüğümüz kadarıyla  ortaya koydukları metnin Türkiye'yi selamete götürecek, Türkiye'yi istikrara kavuşturacak bir düzenleme olmayacağı ortadadır ifadelerini kullandı."..

GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLEMENTER SİSTEM KENDİLERİNİN PROGRAMLARINDA DA YOK

Bülbül " Cumhurbaşkanlığı  yardımcılığı üzerinde yapılan tartışmalar gösteriyor ki aslında kendi içlerinde de çok büyük bir çelişki içerisindeler. Eğer parlementer sistem gibi bir vaadleri varsa ona uygun bir şekilde zeminlerini hazırlamaları gerekirken adeta Türk tipi başkanlık sisteminin şartlarına uygun şekilde bütün parti genel başkanlarının milletvekili olmadan Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklarını öğrendik.  Bu da parlementer sistemin programları dahilinde olmadığını göstermektedir. Bu parlamenter sistemle alakalı sözlerine kendilerinin de inanmadığını ve programlarında olmadığını göstermektedir. Devletin meselelerinde bir araya gelip mutabık olamayacakları için, birbirlerinden çok farklı oldukları için milletin ağzına bal çalmak için gösterdikleri bir havuç olarak değerlendiriyoruz. Bu noktada o geri dönüş söyleminin bir kıymeti yoktur" dedi.
 

Bülbül açıklamalarına şu şekilde devam etti:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle siyasi uzlaşma zeminleri doğdu. Bir çok siyasi parti birbirleriyle uzlaşma ihtiyacı hissetti bu sistemin bir gereği olarak.

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemiyle alakalı olarak Türkiye'de farklı renklere müsaade edilmeyeceği, iki farklı siyasi partisin mecliste temsil edileceği iddiaları vardı böyle olmadı aksine parti meclis gruplarının artması, parti sayılarının artması muhalefetin  kara propagandası olduğunu ortaya çıkardı.

DAĞILABİLECEK BİR HÜKÜMETİN SÖZÜNÜ KİM DİNLER?

Bülbül, dünyada geleceği belli olmayan bir liderin söz sahibi olduğunu göremezsiniz. Veya kendisi dünyaya bir takım mesajlar verirken kendi ülkesinde itibar görmeyen bir iktidarın dünyada itibar görmesini bekleyemezsiniz. Bunların arkasında güçlü bir siyasi irade yatmaktadır ve bunun sebebi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Dağılabilecek bir hükümetin sözünü Türkiye'de kim dinler, dünyada kim dinler? diye sordu.
 
Bülbül, "Sayın Genel Başkanımız Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 maddelik anayasa çıkışı ile tüm siyasi partilerden önce çıkışını yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve AK Parti tarafının da bir çalışma içerisinde olduğunu biliyoruz. Biz bu dönemde bunu arzu ettik ancak karşı taraftaki belirsizlik, uyumsuzluk anayasa meselelerin meclis  gündeme gelmesine engel oldu. Tabi pandemi ve Ukranya- Rusya Savaşı ve deprem felaketi bu konunun gündeme gelmesini biraz geciktirdi" dedi.

ARTIK HERKESİN HAYALİNDEKİ TÜRKİYE'Yİ DÜŞÜNMESİ LAZIM
Bülbül'ün konuşması şu şekilde devam etti: 

"Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak ettiğimiz bu dönemde artık herkesin nasıl bir Türkiye hayal ettiğini ortaya koyması lazım.
Biz partilerin hazırladıkları anayasaların değerlendirileceği bir seçim olsun arzu etmiştik ama muhalefetin hazırladığı taslak çalışma skandallarla dolu bir taslak çalışmaydı içerisinde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi kılıfı adı altında özerk yönetimlere varıncaya kadar Türkiyeyi federatif sisteme götürecek, resmi dilimiz Türkçeyi tartışılır hale getirecek ve anayasanın ilk 4 maddesi ile çelişen bir çok hadisenin içinde bulunduğu bir taslak metinle geldiler, sonradan yalanlamak için çok çaba sarf ettiler ama ona cesaret edemediler. Çünkü arka plandaki niyetlerinin yazılı bir şekilde ortaya çıkmasını arzu etmemiş olabilirler. Biz her zaman olduğu gibi düşüncemizi açık ve net bir şekilde halkımızla paylaşmayı tercih ediyoruz. Anayasa teklifimizi de bu şekilde bir hazırladık.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kuvvetler ayrılığına zarar vermediğinin altını çizen Bülbül " Bugün kanun hükmünde kararnamelerin mecliste yer almadığı, yani kanun üstünde bir kararnamenin olmadığı bir cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kuvvetler ayrılığına daha fazla hizmet etmiştir"

TOPLUMU MANİPÜLE EDİYORLAR

Muhalefetin gerçek bir araştırma önerge teklifi hazırlamadığını kaydeden Bülbül, bu teklifin hazır halde olmaması sebebiyle reddedilmesini, özellikle sosyal medyadan biz önerdik, bakın yapmadılar şeklinde yansıttıklarını söyledi. Bülbül, Burada bir sahtecilik var.  Araştırma önergesi getiriyorlar bakıyorsunuz bir tanesi 20 kişi bir tanesi 3 kişi.. Muhalefet kendi önergelerine kendileri destek vermezken AK Parti- MHP reddetti diyorlar, toplumu manipüle etmeye çalışıyorlar. Zaten milletimiz de bu hadiselere çok fazla itibar etmiyor" diye konuştu.

Güvenlik soruşturmalarına ilişkin özellikle FETÖ'cülerin çok rahatsız olduğu bir kanun teklifi çıkartılırken  muhalefetin engellemek için çok  çaba sarf ettğini belirten Bülbül "Terörün finansmanına yönelik bir kanun teklifiyle alakalı olarak da çok manidar bir şekilde onların bu çalışmaları engellemeye çalıştıklarını gördük. Bunlar milli kanunlardı, ancak bunlara karşı tavırları böyleydi.

ZİİLET ADI

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 6'lı masayı Zillet İttifakı olarak adlandırmasının da sorulmasına karşı Bülbül " Siz iktidarı ele geçirmek için her yolu mubah görüp, Türkiye'ye bu zamana kadar kan kusturmuş yapılarla bir arada olup Türkiye'yi geliştireceğinizi iddia etmeniz son derece ters bir durumdur. İşte Zillet dediğimiz budur" dedi.

Bülbül" Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi ilk dillendirenin Selahhattin Demirtaş olduğunun sorulması üzerine de " Zaten beraberler, 6'lı masanın mutabakat metnine baktığınız zaman sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem değil HDP'nin siyasi programının 6'lı masanın mutabakat metnine adeta çakıldığını göreceksiniz.

Güçlendirilmiş bir sistem boştur içi boştur.. Millete karşı bir kandırmaca olarak ifade ediyorlar" cevabını verdi.

Bülbül, sayın genel başkanımız siyaseti taktik hamlelerle değil, stratejik bir bakış açısıyla bu zamana kadar yürütmüş bir liderdir. Bu zamana kadar bütün vaatlerimizi kitaplar haline getirerek genel merkezimizde sergilenmektedir. MHP tarihe kayıt düşmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin gelişmesini sağlamak için her zaman bir çaba içinde olmuştur ve olacaktır.

28.Dönem son derece önemli olacaktır, köklü değişiklikleri beklediğimiz bir dönem olacaktır" açıklamasında bulundu.