Suriye krizine vicdan odaklı yaklaştıklarının altını çizen Erdoğan Müslümanlığın gereğini yaptıklarını belirtti.
Burada şunu büyük bir gururla ifade etmek isterim. Türkiye asırlardır mazlumlara eman yurdu olmuş, müşfik ve merhametli bir ülkedir. Milletimiz de ali cenap bir millettir. Kapımıza gelene Türk müsün, Arap mısın, Kürt mübsün diye sormadık. Bizden yardım dileyene Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin diye sormadık. Türkiye'ye sığınana "sen beyaz mısın, siyah mısın?" diye sormadık. İhtiyaç sahiplerinin kimliğine asla bakmadan inancına, derisinin rengine aldırmadan sadece ülkemizin kapılarını değil, gönül dünyamızın kapılarını da ardına kadar biz açtık. Nerede bir mazlum ve mağdur varsa hakkını savunduk. Zulmü alkışlayanlardan değil, gerektiğinde bedel ödemek pahasına Hakk'ı tutup kaldıranlardan olduk. Hem Gazze mezaliminde hem de Suriye krizinde kardeşlerimizi asla yalnız bırakmadık. 86 bin tonluk insani yardım miktarıyla Filistin'e en fazla destek sağlayan ülkelerdeniz. Ticari işlemleri durdurmak suretiyle İsrail hükümetine en net tepkiyi veren ülke yine Türkiye'dir. Lübnanlı kardeşlerimize ulaştırdığımız yardımlarla burada da elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız.
Ülke ve millet olarak insanlık sınavını başarıyla verdiğimiz yerlerin başında komşumuz Suriye geliyor. İlk günden beri bu meselede durduğumuz yer bellidir. Tutumumuz bellidir, söz ve eylemlerimiz apaçık ortadadır. Türkiye, Suriye krizine daima vicdan odaklı yaklaşmıştır. İnsanlığımızın, Müslümanlığımızın ve komşuluğumuzun gereği ne ise zor dönemde bunu yapmaya gayret ettik. Suriyeli muhacirleri Ensar ruhuyla 13 yıl boyunca hamdolsun en güzel şekilde misafir ettik. Hatırlayın, hep ne dedim; biz Ensarız. Dolayısıyla bir muhacir ne yapıyorsa işte biz bunu yapmaya mecbruz dedik.